Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul'da gerçekleştirilen protestolar sırasında gözaltına alınıp tutuklanan gençlerin son durumuna ilişkin basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Bakan Tunç'un açıklamasından satır başları şöyle:
"Öğrencilerimizin tutuklanması, bir suç şüphesi nedeniyle soruşturmalara tabii tutulması hiçbirimizin istemeyeceği bir durumdur ama İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının başlatmış olduğu adli soruşturmalar sonrası Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının sokak çağrısı sonrası birtakım gösteriler söz konusu oldu. Orada güvenlik güçlerimizle de maalesef hoş olmayan birtakım olaylar oldu. Bu olaylarda gözaltılar da oldu, bu gözaltılar da genç kardeşlerimizin de olduğunu biliyoruz.
Bunlarla alakalı bir kısım gençler için tahliye kararı da verilmişti ama şu an tutukluluğu devam eden kişiler var. Bunların değerlendirmesini yapacak olan Cumhuriyet Savcılığı ve ilgili Sulh Ceza Hakimlikleri. Kişilerin o olaylardaki rolü ve oradaki şiddet kullanımıyla alakalı ya da orada 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu çerçevesi dışına taşan olaylar, kanuna aykırılık olup olmadığını değerlendirecek olan elbette ki tarafsız ve bağımsız yargımızdır.
Her bir kişi bakımından bu dosyalar incelenecektir. Bu dosyalardaki duruma göre savcılıklar, yargı kararı verecektir. Dolayısıyla biz onlarla ilgili başlatılan soruşturmayla ilgili şu anda yargının sürecini takip etmek durumundayız. Bizim yargıya müdahale edip şu kişileri tutuklayın, bu kişileri serbest bırakın deme gibi bir yetkimiz yok. Çünkü yargı makamları bağımsız, kendi kararlarını ilgili dosyalara göre vereceklerdir ve önümüzdeki günlerde de bu değerlendirmeler elbette ki yapılacaktır.
Usule aykırı arama gibi bir durum söz konusu olamaz. Bir kere bizim mevzuatımız açık. Ceza İnfaz Kurumlarının yönetimine dair ve ceza güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin kanunlarımız, yönetmeliklerimiz var. Bu yönetmelikler gereğince yapılan uygulamalar söz konusu. Bu bütün dünyada geçerli olan detaylı arama dediğimiz birilerinin çıplak arama şeklinde ifade ettiği hususlar, ülkemizde kesinlikle çıplak arama diye bir durum söz konusu değildir. Olamaz, buna izin veremeyiz.
Detaylı arama yetkisi kullanılırken kişinin mahremiyetine özellikle dikkat edilir. Her türlü mahremiyete ilişkin tedbirler alınarak bu detaylı aramalar yapılır. Bu detaylı arama istisnai bir durumdur. Ceza evlerinin güvenliği için yapılan bir durumdur. İşkenceye sıfır tolerans politikasından taviz veremeyiz.
Özgür Özel’in “Cunta” sözünü kendisine iade ediyoruz. Bu zihniyetin, yüzde 85’in üzerinde katılımla defalarca 23 yıldan bu yana kesintisiz seçimleri kazanan ve cuntacı zihniyeti tarihe gömen bir lidere böyle bir söz söylemek CHP Genel Başkanının haddine ve hakkına değildir.
Ceza İnfaz Kurumundaki tutuklu kişiler devletimize emanettir. O kişilerin sağlık durumları, barınma şartları, devletin tüm imkanlarıyla karşılanmak zorundadır. CMK’nın 109’uncu maddesinde cezaevinde sağlık şartları nedeniyle yalnız başına hayatını idame ettiremeyecek kişilerle ilgili olarak gerekli kararların nasıl verileceği kanunlarda belli. Burada tam teşekküllü hastanede alınacak bir rapor ve bu raporun Adli Tıp Kurumu tarafından onaylanması durumunda tutuklu kişiler hakkında adli kontrol kararı verilebileceği durumu var. Mahir Polat’ın tetkikleri hastane tarafından yapılmıştır ve raporu Adli Tıp Kurumuna sevk edilmesinin kararı verilmiştir. Bugün Adli Tıp gerekli muayeneleri yapacaktır. Ve gerekli raporu da verecektir. Bu rapor doğrultusunda da hakimlikler karar verecektir."
Hibya Haber Ajansı